11 Kasım 2010 Perşembe

Hastalıklı Aşk Üçgeni Vol-5

*Macera*
Yurtta kalmak çok sıkıcı hale gelmişti,en iyi arkadaşlarım mezun olup gitmişti...Her fırsatta tabularda kalıyordum ama yurtta kalmak zorunda olduğum haftanın birkaç gününde çok sıkılıyordum...Eskiden yurdun kalabalığı bana iyi gelirdi,sonradan olaya sırf gürültü olarak bakmaya başlamıştım...Zilli'de evde kalıyordu ve bana onun yanına taşınmam için baskı yapmaktan yorulmuştu...Ailemin ekonomik durumu hiç iyi değildi,eve çıkmam mümkün değildi...

Annemler boşandığında 10 yaşımdaydım...Pederle 10-12 yıl hiç görüşmedim...Hep annem kardeşin için onla görüştü,ya da benimiçin ondan para istedi...Şerefsiz onca yıl beş kuruş nafaka vermedi...Annem asgari ücretle çalışıyordu...Ben burslarla kendime yetmeye çalışıyordum,çok sıkıştığımda tabuda destek oluyordu...Bu durumda yurtta çok sıkılıyorum deyip eve çıkmayı istemek şımarıklık olurdu...Yapamazdım,yapmadım....

Ama 3. sınıftaydım,derslerim çok ağırdı...Çok ama çok bunalmıştım....Tabu sürekli bir yerlere kaçalım,1-2 gün gezeriz diyordu.Ama ben cesaret edemiyordum...Gezinin bütün maddi yükünü ona yıkmakta istemiyordum...Ama asıl nedeni cesaret edemememdi...Birde annem aradığında yalan söylemek istemiyordum...
Dersten bayık bir halde çıktım,kapıda tabuyla karşılaştım...
minik: Hani hep diyorsun ya gidelim diye,hadi gidelim!
tabu: miniğim nereye gidelim,ne...,nasıl...sen ciddi misin,...yani emin misin....bak vazgeçeceksen şimdi geç derse geç kalmayım....
minik: ya eminim nolur biryerlere gidelim,ben çok bunaldım,kafayı yiycem...
tabu: (acayip gaza gelmiş,heycanlanmış birşekilde)peki nereye gidelim?
minik: !!! onca zaman bana gidelim derken aklında biryer yok muydu!!!
tabu: ııııı yoktu miniğim,gelmeyeceğini biliyordum...düşünmedim....neyse tamam nereye gitmek istersin?
minik: amasra,beypazarı,izmir tarafları,antalya taraflarıda olabilir,yada karadeniz ....bilmiyorum...
tabu: neyse şimdi yurda git,çantanı hazırla,bu arada bir harita filan bul,bi yer seç,ben bir saate gelir seni alırım...
minik: tamam,aayyyşşşş çok heycanlıııııı.....

Yurda hiç bu kadar hızlı varmamıştım...Hemen kızları topladım başıma,olayı anlattım,onlarda heyecanlandı...


Dur gitme,yok şöyle olur,yok böyle olur diyerek büsürü kötü senaryo yazanlar oldu,onları aylardır bunları düşünerek gitmiyorum ama artık düşünmüyorum riskleri alıyorum diyerek susturdum...Annen duyarsa üzülür diyenler oldu,duymamasını sağlayacağım,sizde yardım edeceksiniz dedim,sonra;
İçlerinden en cesuruna yurt kimliğimi verdim,iki gece benim yerime imza atabileceğini söyledi....Sanki herşeyi düşünmüş,planlamış gibi rahatlamıştım...
Beni öyle heycanlı görmek kızlarında  hoşlarına gitmişti...Birlikte nereye gidebiliriz diye düşündük...Büsürü yer saydılar bana...Güzel tavsiyelerde bulundular...Tabu dediği gibi bir saat sonra geldi(genelde hep geç kalır),kızlarla sarıldık,kocaman birsevgi yumağı olduk...İçlerinden ağlayanlar bile oldu :P Dua edinde başımabiriş gelmesin diyerek çıktım,sırtımda küçük bir sırt çantasıyla....
tabu: hazır mısın seni gidi küçük maceraperest :D
minik: meğer dünden hazırmışım :D eee nereye gidiyoruz???

4 yorum:

  1. eee nereye gidiyorsunuz,en heyecanlı yerinde kesmişsin ama olmaz ki :p

    YanıtlaSil
  2. timeout; heycan yapıyorum işte daha iyi değilmi :P

    YanıtlaSil
  3. ama hayır böyle arkası yarınlarla bitmemeli :p
    heyecanla serinin devamını bekliyoruz :D

    YanıtlaSil
  4. Küçük balık, yiyecek bir şey sanıp süratle atıldı çapariye. Önce müthiş bir acı duydu dudağında... Sonra hızla çekildi yukarıya. Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü. Neye benzerdi acaba gökyüzü. Balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu ve küçük balık anladı yolun sonunun geldiğini. Koca denizlere sığmazdı, oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende, cansız dostlarına değiyordu ister istemez. Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine. Yavaşça karardı dünya; başı da dönüyordu. Son kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
    İşte tam o sırada eğilip aldım onu, yürüdüm deniz kenarına. Bir öpücük kondurdum başına. Sade bir törenle saldım denizin sularına. Bir an öylece baka kaldı, sonra sevinçle dibe daldı gitti. Teşekkürü de ihmal etmemişti, birkaç değerli pulunu avuçlarımda bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme: "Neden yaptın bunu?" diye sorar gibiydiler.
    "Bir gün" dedim, "Bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük balık kadar çaresiz, son ana kadar hep bir ümidim olsun diye."

    Ümidinizin kalmadığı anlarda, bu hikâyeyi düşünüp, teselli bulabilirsiniz.

    YanıtlaSil